MÖNTRÖ ARALIK 2016 - CHARLİE CHAPLİN

Cenevre Gölü Orta Avrupa'nın  2. en büyük gölüdür. Cenevre gölüne Leman Gölü de deniyor. Bu göl İsviçre ve Fransa arasında paylaşılmakta, bu nedenle göl çevresinde Fransızcayı duyma şansınız artıyor. Möntrö de gezerken Fransa da geziyormuş izlenimine kapılmanız da bundan.




Bizler Möntrö yü genellikle tarih derslerinden hatırlıyoruz,  anılarımız da çok iyi değil.  Ancak gezilmesi görülmesi gereken Avrupa şehirlerinden biri. Göl kıyısındadır ve  tam da bize göre sulu bölgelerden.  Gezilecek en önemli yeri Chillon Kalesi . Chillon Kayası üzerinde olduğu için bu adı almıştır. Bu kale UNESCO tarafından Dünya Mirası kabul edilmiş. 11. yy da kentin  korunması amacıyla  yapılmaya başlanmıştır 12. yy da tamamlanmıştr. Sion Psikoposluğu na aittir. 13-16 yy arasında Savoy Dükleri bu şatoda yaşamıştır. Kale çok güzel ancak bir o kadar da büyüktür. Girişte size tek tek her yerin kuralları ve özellikleri  anlatılan bir broşür veriliyor. Toplam 47 bölümden oluşan kalenin en alt katında işkence odaları bulunmakta.Buralarda kalanların isimlerini duvarlara tarihleri ile kazıdığını göreceksiniz. Üst katlarda daha yerleşik eşyalar var. Enteresan bir kale gezmenizi tavsiye ederim.


CHILLON KALESİ



Möntrö bir çok ünlü tarafından ziyaret edilmiş. Bu kişilerin heykellerini göl çevresinde görebilirsiniz. Mesela Fredy Mercury bir dönem burada yaşamış sonrasında burada ölmüştür. En meşhur heykel ise ona aittir. Hatta son albümü "Made in Heaven" ı burada yapmış. Her yıl Eylül ayının ilk hafta sonu burada Fredy  Mercury i anma günü yapılıyormuş.


Ayrıca göl kenarında bir sürü heykel görebilirsiniz. Bu insanlar ömürlerinde burayı ziyaret etmiş, yaşamı ya da ölmüş veya doğmuş kişiler. Bunlar, Charlie Chaplin , Victor Hugo, Vladimir Nobolav ve Empres Sussi.

Jan Jack Rousseu  ise burada önemli, bir dönem  yaşamış.

Sahil boyu yürüyüş yaparken muhteşem restoranları göreceksiniz hepsi çok iyi gözüküyor ama beklemeyi göze alın.
Ya da sandviç bulun yürüyerek yiyin derim. Bir de sahilde kapalı pazar bulunuyor her Avrupa şehrinde olduğu gibi.

Şehirde yürürken yukarılara doğru bakarsanız üzüm bağlarını evlerin arasında yokuşlarda  görebilirsiniz. Bentler arasında yapılmış.



Möntrö de muhakkak görülmesi gereken esas yer bana göre Charlie Chaplin Müzesi. Chaplin dediğimizde herkesin aklına gelen resim belli. O zamanda ekranda izlediğiniz bir çok Chaplin filminde onun Chaplin olduğunu anlamıyoruz, en azından benim için öyle. Üstelik utanarak öğrendim bunu.



Chaplin ömrünün son 25 yılını İsviçre deki Vevey de geçirmiş. 2. dünya savaşı sırasında politik görüşlerinden ötürü her yerden sürülünce buraya gelir ve Vevey deki bu evi  görür ve buraya yerleşir. Müze hem evinden hem de stüdyosundan oluşuyor. Tuzlu mu evet ama değer. Bir daha gitme şansım doğarsa tekrar giderim kesinlikle. Evi gezerken sizi kapıda Chaplin in bal mumu heykeli eğlenceli bir şekilde karşılıyor. Duvarlarda onun ve ailenin fotoları ; neredeyse her odada açık olan dev ekranlarda kendilerinin normal hayatlarında çektikleri videoları var. Yemek masası görüyorsunuz kurulu ve ekranda o masada ve o masadaki tabaklarla videosunu izliyorsunuz. Aklınıza gelen her yerde videoları seyredebiliyorsunuz. Oradan çıkıp stüdyoda sıra bekliyorsunuz sayı ile ve süre ile alınıyor içeri herkes. Çünkü önce bir kısa film izletiyorlar beklemeniz ondan. Sonra stüdyoyu geziyorsunuz. O da çok ama çok zevkli filmler ekranda oynuyor sahnenin kurulmuş hali önünde ve siz o sahnede yer alıyorsunuz. Bence Möntre nin en gezilesi yeri burası...

Chaplin Müzesi Ana Sayfası

Müzik şenliği ile meşhur ilin Caz Festivali temmuz ayında 2 hafta boyunca yapılır. Ne yazık ki bir aralık günü gidince bu iki festivali de göremedik. Zaten bir günde Möntrö ve Lozan yapalım derseniz ve Möntrö de hayatımda gördüğüm en güzel müze diyebileceğim Chaplin müzesini de gezince Lozan a 1 saat bile kalmadı. Soğuk havada yapabildiğim tek şey Lozanda göl kenarında ördek ve kuğu beslemek oldu. Lozan başka bahara...



Veee 2018. Dayanamadık bu müzeye bir kez daha geldik. Fırsat bulduğumuzda kaçmaktan sonsuz zevk aldığımız bu müzeye yolunuz düşerse benimle aynı hisse kapılacağınıza eminim. Kendisine hayranlığım her seferinde daha bir artıyor ve artık filmlerini izlerken daha bir farklı seyrediyorum. Diktatör ü izlerken sadece bir filmi değil aynı zamanda Chaplin in hayat görüşünü de hatırlıyorum. The Kid i izlerken müzedeki ufaklığı hatırlıyorum ki hayatımda bu kadar gerçekçi bal mumu heykeller görmemiştim. Madam  Tussauds da bile.
Nisan 2018 e ait gezimizde çektiklerimizi paylaşıyorum. Gördüğünüz gibi çok mutluyuz....

Chaplin Müzesinde sizi bekleyen evsahipleri...

Ve biz müzede eğlenirken...

Müzeden kareler....


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALBA...İTALYA KASABALARI-4-

IVREA PORTAKAL FESTİVALİ Şubat 2017

MİLANO...Bir Çok Kez...