MİLANO...Bir Çok Kez...

Milano yaşadığım ülkede en çok ziyaret ettiğim şehir sanırım. Hem misafirlerimizle gittiğim için çünkü epey yakın buraya, yaklaşık 150 km, hem bir çok uçuş Torino değil de Milan üzerinden yapıldığı için sanırım epey yolumuz düştü bu şehre. Ama ilk gidişimiz bir pazar gününü değerlendirmek için oldu.

Öncelikle Milan İtalya nın en büyük 2. şehri. Torino ya göre daha karmaşık ve kaotik tabii ki. Ama İstanbul ile  kıyas edilemez sanırım . Gelelim Milano da muhakkak görmeniz gereken noktalara.

Duomo di Milano....Milano Katedrali

Katedralin Dışı... 

Barcelona da bulunan Sagra da Famiglia nın bir türlü bitmediğini biliyorum. Aslında muhakkak onun da altında bir ayrıntı saklıdır ama Milan katedrali bittiğinde tüm dünyaya ait olacağından yani bu işe böyle başladığından halen bitmiyor katedral ha bire tadilat. Bize ait olursa sanırım her noktası için para alıp kişi başı 25 euro kazanmaktan men edilirler.

Katedral Avrupanın en büyük dördüncü katedrali. İlki Vatikandaki Aziz Petrus Bazilikası (aksi düşünülebilinir mi???) Sonra Londra da bulunan Aziz Pavlus ve 3. olarak da Sevilla Katedrali. Milan Katedrali bunlardan sonra geliyor. Toplam 11700 metrekare alan kaplayan katedral 107 metre yüksekliğinde ihtişamlı bir yapı.


1386 yılında yapımına dönemin iktidarındaki Visconti tarafından verilen emirle yapılıyor. Katedral yapmak ve mümkün olduğunca da ihtişamlı yapmak bir ortaçağ geleneği. Aynı bizde de bölgenin ileri gelenlerinin cami yapması yoksa o kadar çeşme yapması gibi. Herkesin evinden terkos akar camiye çeşme şart. Neyse...

1386 da başlanmış 15. ve 16. yy larda Alman , Fransız ve İtalyan ustalar yardımı ile tamamlanmaya çalışılmış. Sonrasında 1800 lerin başında Napolyon un emri ile ön duvar dizayn ettirilmiş ve 100 yıl sonra tamamlanmış.  Dış duvarları bu kadar açık renklerle bezenirken katedralin içi daha koyu renklerin hakim olduğu bir yapıya sahip. Ayrıca camlardaki vitraylarda neredeyse tüm kutsal kitaplar tasvir edilmiş. Hepsi bir sanat eseri resmen. İçinde duvar kenarlarına bakarsanız cam fanuslar içinde yüzleri parlak maskelerle örtülmüş mum yaları görebilirsiniz. Daha dikkatli baktığınızda saçlarını ve ellerini görebilirsiniz ki bu sizin kendinize sorduğunuz " Gerçek mi bunlar?" sorusuna cevap verecektir inanın.


Katedralin bir başka çok özel yeri çatısı bence. Asansör ve çatı için biletinizi alıp çıkabilirsiniz ama asansör parası vermiyim derseniz 435 basamağı göze alın derim.  Tepede 135 adet sivri kule bulunuyor. Dikkatli baktığınızda bu kulelerin önünde, içinde ve yanında veya tepesinde heykeller göreceksiniz. İrili ufaklı 2000 den fazla heykel bulunuyor. En tepede de altın bir heykel daha.

Katedralin içinde  Rönesans dönemine ait bir çok eser bulunmakta. Ayrıca bronz bir kapısı var üzerinde İsa ve Havarilerinin olduğu bunu da gözlemleyin derim. Batıl inanç  ama kapıya ellerini süren dua eden insanlar göreceksiniz, iyi şans getirdiğine inanılırmış.

Yazın gideceklere bir hatırlatma daha. Kattedrale girişte kıyafet kuralı var. Askılı bluz veya kısa şort yasak.


Galeria Vittorio Emenuella II

Burası Duomo nun önündeki meydanda bulunan bir alışveriş merkezi. 24 saat açık olan bu alanda dükkanlar akşam 10 da kapanıyor ama içeriyi gezebilirsiniz. Giuseppe  Mengoni tarafından yapılmış. Mimar 12 yıl sürekli burada çalışmış hatta çatısından düşüp ölmüş sanırım sonunda. 1865-1877 yılları arasında yapılan yapı 1877 de bizzat dönemin imparatoru ve İtalya nın ilk imparatoru Vittorio Emmenuelle II tarafından açılmış. Dünyanın en eski alışveriş merkezi. Cam ve demirden oluşan çatısı, yerde bakmaya doyamayacağınız mozaikleri ile şahane. Kubbe altındaki mozaikler 4 kıtayı (Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika ) temsil ediyor.



Çok şık restoranlar ve elit ötesi elit markaların mağazaları var burada.


Sforzesco Kalesi.... Milan Kalesi


Kale adını aslında trajik bir hesaplaşma hikayesinden alıyor. Aslen kale 1358 de Milano nun ilk dükü  Visconti tarafından yaptırılıyor kale. 1368 de de bitiyor. Daha sade daha ihtişamsızmış. Ancak Visconti nin Venediklilerle arası bozulunca damadı Sforzesco imdadına yetişir ve onu kurtarır. Milanı halkının da sempatisini kazanır. Ancak Visvonti nin vefatından sonra öğrenilir ki yerine varis olarak damadını değil de başka birini getirmiş. O zaman Sforzesco Milano halkını da arkasına alır ayaklanma başlatır ve dükün yerine geçer. Sonrasında neredeyse tüm eserler yeniden yaptırılır, isimleri değişir. İşte kale ilk yapanın değil de 2. kez restore edenin ismini böyle alır. O zaman kaalenin yenilenmesinde Da Vinci nin de çalıştığı bilinmekte.



Kalenin bahçesinde çeşitli etkinlikler yapılıyor. Mesela fotoğraflarda pembe formalar sponsorlar tarafından verilmiş insanlar belli bir amaç için o günkü koşuya katılıyor kale surları içinde ise bira kutularından yapılmış arabaya kadar çok değişik aktiviteler var. Canlı ve müzik dolu bir nokta.

Kale içinde ise değişik bir çok müze var. Bilet gişesine geldiğinizde hepsini görebilirsiniz ve gezmek istediğiniz bölümlere göre bilet alabiliyorsunuz. Biz  eski mobilyaların olduğu müzeyi gezdik . Hatta şu an oturduğum evde kullandığımız bir dolabımız var eski biraz ama aynısı müzede 1890  yılına ait. Evde daha eski bir tane var onu cidden merak ediyorum kaç yılından.


Dinazor Müzesi

5 Aralık 2015 de ilk Milan gezimizde bir dinazor müzesi geçici olarak gelmişti afişleri takip edip girmiştik. Çok da eğlendik.




Leonarda Da Vinci Ulusal Bilim Müzesi

Aynı gün Leonarda Da Vinci Ulusal Bilim Müzesini gezdik. Çok enteresan anlar yaşadık. 20 yıl öncesinin cep telefonlarını gördük, ilk telefonlardan örnekler gördük. Sonra ilk defa ankesörlü telefondan telefon etmeyi denedik Tayfun ile. Aslen muhteşem bir müze özellikle buradaki öğrenciler için. Muhteşem bilim programları var yıllar evvel İstanbul da Tayfunla hafta sonları böyle çalışmalara katılırdık burada İtalyanca olmasından ötürü öyle bir şansımız da olmadı. ama bizim için çok eğlenceli bir gezi oldu.






 Doğal Tarih Müzesi

Kasım 2016 nın son günlerinde gelen arkadaşlarımızla da yolumuz Milan a düştü. O gün de bir müzeyi gezmek nasip oldu Doğal Tarih Müzesi. İki katlı müzenin her köşesinin muhteşem olduğunu ve gezmenin nasıl zevkli olduğunu anlatamam. Yolunuz düşerse mutlaka gezin üstelik öğrencilere ücretsiz.


Last Supper


Arkadaşlarımızla o gün 2 güzel yeri daha gezdik. Last Supper yani son akşam yemeği tablosu. Bu tablo hakkında konuşulacak o kadar çok şey var ki. Ancak öncelikle bir konuda bilgilendireyim. Biz 15 dakikalık ziyaret bileti aldık ancak bu bileti hafta sonu almayı planlıyorsanız özel bir turdan satın alıp devasa paralar ödemeyecekseniz en az 4 ay bekleyebileceğinizi belirtmeliyim. Hafta içi öğlen saati bulduğum tek biletleri ben 2 ay kadar önceden aldım artık siz düşünün. Aslında 15 dakikalık biletler daha revaçta olduğundan bulamıyorsunuz. Daha uzun süre tabloyu izlemek için de bilet alabilirsiniz ancak onları genelde sanırım uzmanlar  veya bu dönemde gözüme çarpan ressamlar alıyor sanırım. Bizim biletler bize ideal geldi.


Bu tablo Hz. İsa nın ölmeden önceki gece 12 Havarisi ile yediği yemeği tasvir etmektedir. 6 Havari sağında diğer altısı solunda bulunmaktadır. Hz. İsa, Çarmıha gerilmesinden önceki akşam; "Bu, benim vücudumdur." diyerek öğrencilerine ekmek dağıtır. Sonra bir kâse şarap dolaştırarak; "Bu, benim kanımdır." der. Böylece ekmekle şarabı kendi vücudunu ve kanını göstermek için kullanır ve havarilerinden bunu tekrarlamalarını ister. 


Ayrıca "yarın biriniz bana ihanet edecek " der  resimdeki telaş havası da bunu yansıtmaya çalışıyor. 

Kaleye ismini veren Dük Sforza tarafından Santa Maria Della Grazie nin yemek odasının duvarına yapılması istenir. İsa nın  bu eserde tam ortada güneşi temsil ettiği düşünülür. Üçerli gruplar  halindeki 4 bölümün ise ayları ve mevsimleri tasvir  ettiği düşünülür. Bizim bu gün gördüğümüz resim aslında bütünüyle  Da Vinci ye ait  sayılmaz.  Aslen resmin yapımının 2 yıldan uzun sürdüğü ve bitmeden boyaların zarar gördüğü düşünülüyor. Ancak onun öğrencileri tarafından kopyalanan resimlerden yola çıkarak tekrar yenileniyor. Hatta bir dönem o kadar kötü yenileme yapılmış ki her şeyi temizleyip tekrar çalışmaları gerekmiş.



Da Vinci resim yaparken bir karakter çizdiğinde önce beyninde o karaktere uygun bir yüz tasvir eder sonra o kişileri görebileceği yerlerde gezer  ve ona uygun yüz betimlermiş. Hem bu özelliği hem de gölgeler üzerindeki başarısının resimlerinin bu denli başarılı sonuçlar doğurmasına sebeptir sanırım.
İşte bu sebepten de bu resmin tamamlanması çok uzun sürmüş. Hatta şikayet edilmiş ve ifadeye çekilmiş. Masal kısmını geçiyorum ama bu uzamanın sebebi uygun Yahuda  başını bulmasının bir seneyi geçmesi olarak tanımlanıyor.

Çocukluğumda bu yemekhane ve Da Vinci nin burada yaptığı resmi konu alan bir film izlemiştim. Bu yemekhanede öğrencisi ile çalışmasını , konuşmasını...Filmin adını hatırlamıyorum ancak içeri girdiğim anda o hisse tekrar kapıldım ve başımı çevirsem onları  boya karıştırırken bulacakmışım gibi geldi.



 Da Vinci nin Atı


Ve günün başka bir anında kalktık Da Vinci nin Atını ziyaret ettik o da bambaşka bir hayranlık uyandırıyor. At birazdan üstümüzden atlayıp yoluna devam edecek gibi. Yanı başınızda binanın altında bazı numuneler ve resimlerle size nasıl yapıldığı anlatılmak isteniyor ama sanırım videolar çok yardımcı olacaklardır.

                                                                                    



Leonardo da Vinci,  Milano’da dev bir at heykeli yapıyor: “Il Cavallo - At". O sırada bölgeyi işgal eden Gaskonyalılar, onu Truva atına benzetip, kırıp döküyorlar. Leonardo da sonradan bronza dökeceği bu heykel projesi ile bir daha hiç uğraşmıyor. 20. yüzyılın son on yılı içinde bu projeyi fark eden Rönesans hayranı Amerikalı’lar, “Lenoardo’nun Atı" diye bir vakıf kuruyorlar.  1999’da, 7 metre yüksekliğindeki atın tıpkısını bronzdan yapıp, İtalya’ya armağan ediyor.  Hikaye bu yani...






Milanoda başka nereler var derseniz  bilmiyorum vardır elbet ama henüz görmedim. Expo fuarına gidip Türk standını gördüğümde hayal kırıklığına uğramıştım bir de o var.








Safari Park Milano 


Çok anlattılar ve harika dediler biz de buranın hayvanat bahçesine de gittik ailecek. Şöyle ki uzaktan gelirseniz ve zamanınız kısıtlı ise atlanabilir ancak zamanınız varsa ve bir de çocuğunuz mini safari hoş olabilir. Buradaki bazı vahşi hayvanlar onlara ayrılan arazide serbest yaşantılarına devam ediyorlar ve siz ister kendi arabanızla isterseniz de onların belirlediği araçlarla içeride safari yapabiliyorsunuz. Onların araçlarındaki açık camlar demirli ve size de çok mecbur olmadıkça cam açmamanız söyleniyor. Belirli noktalarda uzman elemanlar araçların içinde bekliyorlar ve acil bir durumda müdahale etmeye hazır bulunuyorlar.  Sanırım hayvanlar biraz ilaçlı ya da gerçekten çok toklar yani o ortamda birbirlerine saldırmıyorlar... 



Buradan internet sayfasına bağlanıp takip edebilirsiniz.




Unutmadan.....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALBA...İTALYA KASABALARI-4-

IVREA PORTAKAL FESTİVALİ Şubat 2017