MADRİD...TEMMUZ 2013

Çok sevdiğimiz bir arkadaşımız evleniyor. Gelinimizi almaya İspanya ya gidiyoruz ve düğün sonrası gezmek için 1,5 günümüz kalıyor bize. O   nedenle epey bir ekspres tur oldu Madrid. Umarım sizin daha çok vaktiniz olur. Biz hemen bir Hop on Hop off yapıp mümkün olduğunca yer görmeyi planlıyoruz.

Madrid de gezebileceğiniz en büyük yapı Madrid  Kraliyet Sarayıdır. İspanya Kraliyet ailesinin  Madrid adresi. Tüm işlemler bu saraydan yürürken Kraliyet ailesi aslen daha mütevazi bir sarayda yaşıyor. Madrid Kraliyet Sarayı 135 bin metrekare alana sahip ,3418 odalı bir saray ancak içeride gezebileceğiniz oda sayısı sadece 50.

Saray 18. yyda Kral  V. Felipe nin isteği üzerine eskiden burada olan ve 1734  yılında bir Noel arifesinde çıkan bir yangın  sonucu yıkılan Alcazar ın yerine yaptırılmıştır. Saraya epey uzun merdivenlerden çıkarak giriyorsunuz. İhtişamı aklınız almayacak.



Saraydan çıktığınızda tam karşınızda başka bir devasa yapı bekliyor sizi, Almudena Katedrali. Bu katedralin merdivenlerinde oturun derim. Videomuzu  bulamadığım için paylaşamıyorum ancak yarım saatlik bir müzik ziyafeti çektik o merdivenlerde. Üstteki resimde gölge halinde keman çalan sanatçının müziği muhteşemdi üstelik katedralin o merdivenleri ve direkleri çok güzel bir akustik de oluşturuyordu.  Sonra katedralin arka tarafında giriş kapısına geçtik. Hayatımda beni etkileyen kapılardan birini burada gördüm. Kocaman bronz bir kapı ve üzerindeki çöp adamların dahi yüzünde bir ifade var. O nedenle epey bir kapı fotom var sizinle paylaşmak isterim.

Bu katedral bir Roma Katolik Katedralidir ve Madrid başpiskoposluğunun yönetim merkezi olarak kullanılıyor. 1879-1993 yılları arasında yapılmış ve 1993 yılında bizzat Papa II. Jean Paul tarafından kutsanarak açılmıştır.





Katedralden çıkarken kapıda bir dilenci vardı biz pas geçtik, arkamızdan bağırdı "Abi bari bir ekmek parası " diye. Artık bir Türk orada dileniyor diye mi üzüleyim, dilenciler her dil dileniyor burada diye mi şaşırayım bilemedim.


Buradan sonraki durağımız Puerto Del Sol. Hem  hareketli bir yerler görelim hem de acıkıyoruz artık yavaş yavaş. Bu meydan Madrid in en önemli meydanı kabul edilmekte.19. yy da şu anki yarım daire halini almıştır. Bir çok restoran kafe otel bu meydanda bulunuyor. Ayrıca merkezi olduğundan neredeyse buraya her yerden gelebilir ve tabii gidebilirsiniz.Meydanda canlı heykelleri, resim yapan sanatçıları, birbiriyle buluşan ispanyolları, her turistik merkezin çanta gözlük satıcısı olan zencilerini burada görmeniz çok olası. Bir de domuz ürünleri satan bir sokak var ki ben o tarafa doğru yaklaştıkça sanırım bir yerlerde kanalizasyon sızıntısı var dedim. Daha sonra yan yana dizili dükkanları gördüm ve pek tabii temmuz sıcağında, ne bekleyebilirim ki kokuyorlar. Bizim pastırma mantığı ile güneşe  pişmesi için astıklarından.



Meydanın ortasında bulunan atlı Kral Charles tır. Kırmızı binanın tepesindeki saat kulesi olan Cassa de Correos Saat Kulesi  yılbaşılarında  önünde toplanıp geri sayım yaptıkları saat. Bir 18. yy eseri.
Hemen bu kulenin önünde sıfır noktası Kilometro Cero bulunuyor yerde. Böyle bir nokta olduğunu biliyor ancak yerini bilmiyorduk, bulmak pek de kolay olmadı varla yok arası bir nokta. Efendim buraya ayak basarsanız tekrar gidermiş siniz, kısmet...

Meydanda görebileceğiniz başka bir heykelde meşhur ayı heykeli, El Oso y El Madrano. Önündeki ağaçtan bir şeyler yiyen bir ayı heykeli bu. İnanın bloglarda kocaman bir şey zannedip yanından 40 kere geçtikten sonra buldum desem inanır mısınız? Kimilerine göre ayı ve çilek ağacı , kimilerine göre ise ayı ve kocayemiş ağacı. Bana göre ikincisi çünkü çileğin ağacı yok bildiğim o bir yer sarmaşığı. 




Sonra sokaklarda gezin, canlı heykellerle fotoğraf çekin, müzisyenleri dinleyin, ressamları seyredin. Tadını çıkarın tatilinizin .

İyi gezmeler....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALBA...İTALYA KASABALARI-4-

IVREA PORTAKAL FESTİVALİ Şubat 2017

MİLANO...Bir Çok Kez...