NAPOLİ ENTERESAN ŞEHİR (3-5 MART 2017)

Merhabalar hafta sonu için 3 günlük kaçamak yapıp Napoli ye gidelim dedik.


Unesco tarafından Centro Storico ( Tarihi Şehir) dünya mirası haline getirilmiş. Yani bir arabanın zor geçebileceği dar sokaklar var ve arabalar yasak da yine de geçiyorlar. Ancak bazen her köşe başında polis görebiliyorsunuz ve ne yapıyorlar diye baktığınızda gelen geçen tüm araçlara ceza kesiyorlar. Kalabalığa, ciddi boyutta kirliliğe rağmen tarihi şehrin başka bir havası var.Kirlilik demişken ortada gezen çöpler ve yarı açık çöp kutuları dışında bir de enteresan bankları da mevcut. Sanki şehrin bir kısmı nereyi kırsak bozsak demişler gibi. Bizimkiler  bu bankı sevmiş.





Napoli' de yaşayanlar kendilerini İtalyan olarak kabul etmeyip biz Napoliliyiz diyorlar. Onlara İtalyan demek nedense kimileri için hakaret gibi.
İlk gün önce Milano dan Napoliye uçakla gittik . Hava alanı şehir merkezine 7 km uzaklıkta olduğundan taksi ile gidelim de otele direk varır zaman kazanırız diye düşündük ancak taksi oteli bulamadı. 7 km lik yol 15 km oldu bir kısım yolu yürümek zorunda kaldık. Yani  özetle taksiye binmeyin. Hava alanından Piazza Garibaldi ve Porto ya giden bir otobüs var her 15 dakikada. Yaklaşık 4 euro. Bunu    kullanmanızı tavsiye ederim. Unutmayın.

Otele varıp odamızı aldıktan ve eşyaları attıktan sonra ilk işimiz Garibaldi tren istasyonuna gidip Pompei ye giden trene binmek oldu. Normal metro hatları dışında CIRCUMVEZUVIANA  yazılı başka bir hat var. İstasyonda yön gösteren oklar bolca mevcut ancak bilgi almak için gişe memuruna sorarsanız belirsiz bir yön gösterir o yüzden genelde polis ve askerlere sorun çok daha yardımcı oluyorlar.







Circumvezuvina mavi hata bilet alacaksınız ki alırken nerede ineceğinizi belirtin çünkü bilette durak yazmalı. İtalya da bir çok toplu taşımaya biletsiz binebilirsiniz yakalanmama ihtimaliniz yüksek ama yakalanırsanız ödeyeceğiniz ceza 100 euro üzeri olacaktır. Garibaldi de bizdeki gibi gişeler var ancak ara duraklarda   gişe yok  yanılmayın alın biletinizi. Garibaldi den mavi hatta bindiğinizde Pompei ye kadar yaklaşık 40 dakika kadar bir yol var. Trenler hayal edemeyeceğiniz ölçüde eski ve biletlerde numara yok, yer varsa oturabiliyorsunuz. Bir yazıda kokudan şikayetçi olmuşlardı gitmeden okumuştum ama ben böyle bir durum yaşamadım. Sadece inanılmaz çok konuşuyorlar yol boyu hazırlıklı olun. Bizim Sirkeci Halkalı hattı daha yeni gibi.



Pompei Scavi durağında ineceksiniz. şimdi burada 3 ihtimaliniz var.

İstasyondan çıkar çıkmaz sağda tur rehberleri var.

İlk olarak kişi başı ( çocuklar dahil) 12 euro ödeyerek ingilizce tur alabilir yaklaşık 1 saat küçük bir pompei turu yapabilirsiniz. Yaptım çok bayIlmadım çünkü turu bitirmiyor çeyreğini geziyorsunuz aslında  kendilerince önemli bir blok yapmışlar orayı.

İkinci ihtimal ise 4 euro ödeyerek audoline almanız ki o da ingilizce olarak anlatıyor ve elinizdeki rehberde tek tek kodlu oluyor sayılar. Bu tavsiyem.

Ya da gider bunların hiçbirini almaz gişeden bilet alır gezersiniz. 18 yaşına kadar gişelerde ücret ödenmiyor.

Giriş 11 euro ama tren istasyonuna 100 metre kadar  uzakta solda bir gişe var. Ancak daha ilerde bir gişe daha var çıkışta şaşırmayın .

Buranın Limonu meşhurmuş zaten gezerken heryerde limon ve ürünleri var. Hatta pompei de meyve suyu satıcıları var ancak tavsiyem limon değil de içecekseniz portakal suyu için çok daha güzel. Limon o kadar lezzetsiz ki şeker sunuyorlar size.Ama tercih sizin biz limonu meşhur diye bardağına 4 euro ödedik sonra şeker ektik ama bir şeye benzemedi. 1 tane portakal almıştık o şahane idi.





Gelelim pompei ye. Gitmeden BBC yapımı bir belgesel izledim çok başarılı. Linkini aşağı ekliyorum. Ben gezerken neredeyse tüm insan figürleri gözümün önünde canlandı. Tavsiye ederim.




 Milattan sonra 79 yılının Ağustos 24 ünde patlamış Vezüv. O tarihe kadar YANARDAĞ kelimesi latincede bile yokmuş. Yani böyle bir durum kimse tarafından beklenti değilmiş. Yaklaşık 18 saatte ortaya çıkan bir  hikaye bu ve zaten Pompei de insanlar aslında lavların altında kalarak değil genellikle evlerinde kendilerini kapattıklarından yıkıntıların altında kalmış ve karbonmonoksit ve zehirli gazlarla boğularak ölmüşler.Çıkan zehirli hava boğazlarından ciğerlerine katran tabakası oluşturduğu için nefes alamamışlar. Düşüncesi bile felaket. İskelet halinde bulunmaları ve insan şeklinde lav kaplı olmaları arasındaki fark bu.






Pompei yi gezerken çok enteresan noktalarda bazı  şekilleri hatta mini heykelleri göreceksiniz. O zamanlarda denizciler geldiğinde dil sorunu olduğundan yollara bu işaretler konarak yol tarifi yapılırmış. Hatta genel evlerinin camında ne istediklerini gösteren figürler var ki menüden seçim yapabilsinler. Bu en sade dille anlatabileceklerim.Tabii bir sürü hikaye de var. Gidince öğrenin bana fotoğraf çekmek bile çok saçma geldi. Kimse kusura bakmasın...

Yer altında keşfedildikten sonra şehir çok iyi durumda bence şu an. Ancak malum sünger taşlarının yıkmasından dolayı çatılar yok yeniden tahta çatılar yapılmış farkı görebileceksiniz. O zamanlarda dükkanlar evlerin altında girişte imiş . İnsanlar gündüz çalışır gece yukarıda yatarmış. Evler çok küçükmüş mutfak pek yokmuş bu nedenle dışarıda yemek yenirmiş. Derin kuyulu dükkanlarda bu konserve tarzı yemekler satılırmış. Hatta yemek alacak parası az ise  insanların ekmek alınır bu yemek kazanlarının suyuna banıp yemeleri için onlara verilirmiş. Bu daha ucuzmuş yani yardım da değil.

Kanalizasyon sistemi olmadığından yollar pislik doluymuş bu nedenle karşıdan karşıya geçmek için büyük taşlar konmuş. Ancak atların geçebilmeleri için taşların arası boş. At arabalarının yerde yaptığı izleri göreceksiniz. Ancak idrar kıymetliymiş o dönem. İnanması güç ama çamaşır yıkamakta kullanılıyormuş. içindeki asit çamaşırlardaki yağ lekelerini çıkarıyormuş..

Bazı evlerin kapısında ev sahiplerinin isimlerini göreceksiniz. O evlerden çıkan eşyalardan anlaşılmış çünkü eşyaların üzerinde isimler kazınmış durumda. Bir de  o dönem kırmızı renk bulmak çok zor değilmiş ancak mavi renk çok pahalıymış . Duvarlarında mavi boya gördüğünüz evler çok zengin insanların evleri bu gözle bakın derim. Avluda su havuzları var evlerin avlu içleri de üstten açık su toplayabilmek için.
Genelev çıkışında bir çeşme. 

Ana meydan. Sol arkadaki sütunlu bölümde çıkan testiler ve eşyalar bir kaç tane de insan figürü var.



Hava güneşli, gezideyiz, oğlum da büyümüş. Daha ne gerek gülmek için.

Evlerin kimlere ait olduğu bu resimdeki gibi eşyalara işlenmiş  isimlerden bulunmuş.

Bir çeşit sarnıç bu. Hamam girişinde.


Her ne kadar Tayfun yanlış yerde dursada aşağıdaki sahnenin orta yerinde durup ellerinizi çırpın. Bir de herhangi bir yerde çırpın. O zaman akustiğin farkına varacaksınız. 

Pompei den çıktıktan sonra gişeden bilet alıp indiğimiz yönden trene binerek yola devam ettik çünkü son durak minik bir kasaba Sorrento.





Yazlık bir kasaba deniz o kadar güzel gözüküyor ki. Ama en güzeli sahil yakınında kafede oturup Vezüv ün o kocaman kraterine bakıp kahvemizi yudumlamak oldu. Aslında hala canlı olan bir yanardağın eteğinde bu kadar büyük bir şehrin kurulu olması çok ürkütücü. Oturduğunuz yerden izlerken Vezüv ün kudretini görebiliyorsunuz. Yamaçtan aşağı iniyim suya ayağımı değdireyim derseniz yamaç boyu bir yol var. Ancak aşağı inmek ya da tekrar yukarı çıkmak için kişi başı 1 euro ödeyebileceğiniz asansörler var. Unutmadan iniş 1 çıkış 1 !!! Sahildeki limandan Napoliye deniz yolu ile gidelim dedik ama kış sezonu son tekne kaçmış. Mecbur tren istasyonuna döndük. Ama dönmeden standart sahil fotomuzu da çektik.




Tren ile Napoliye  dönüş 1 saatten biraz fazla sanırım arada tek tren geçebilen yollar var ki ara ara istasyonlarda trenlerin karşı yönden  gelmesini bekledik.

Akşam yemeği için salaş balıkçı diyebileceğiniz bir restorana gittik. Normalde Torino da cuma cumartesi restoranda yer bulmak kolay değildir. Hatta aynı masa 2 kere falan rezerve olur. Biz de bu nedenle bize otelimizin önerisini değerlendirip rezervasyon yapmasını istedik. Ancak tek biz vardık restoran bomboştu. Napoli de her restoran bomboştu!! Ama fena lezzetli bir balıkçıydı ve çok tatlı insanlar. Sanırım en genç kişi arkadaki aşçıydı ki 70 var en az. Bizi sarılarak uğurladılar.

ve 2. gün
Sabah hava çok güzeldi ancak bir önceki gün 5 de uyanmış 2 saat araba üstüne uçuş ve şehrin gezisi çok da erken uyanamadık. Bu nedenle Capri adası feribotu kaçtı. Yalnız hatırlatmak gerek birden fazla şirket var adaya giden. Diğerleri ile de gidebilirsiniz genelde farklı saatlerde. Biz nedense öbür gişeye gidip saatlere bakmadık. Aslında arada yaklaşık 1,5 km mesafe olması da etkili oldu bunda. Ancak kış sezonu gezecek  iseniz limandaki büyük feribotları tavsiye ederim. Çünkü dalgalı denizde sanırım diğerleri ile gezi çok da eğlenceli olmaz...





Öğlene kadar vaktimiz var ve biz de şehre yürüyerek yeraltı gezisi yapmaya karar verdik. Tura yarım saatimiz olunca Via Tribunali yi gezmeye karar verdik. El yapımı mini toprak heykeller meşhur burada bakmak çok güzel ama almaya karar verirken hepsini almazsanız çok kuru duruyor sanırım yanyana dizildiklerinde çok daha özel duruyorlar. Ya da bu gezi cimriliğim üstümde. Bu caddenin enerjisini almanızı tavsiye ederim. Ancak bir İstanbullu olarak bile bana kalabalık geldi.
Bu arada burada meşhur bir pizzacı var adını bulup  yazacağım. Önü inanılmaz kalabalık yani yemeniz için minimum 1 saat beklemeniz lazım. Ama nasıl bir kalabalık anlatamam. Ben annemin böreğinden de mi güzel dedim ve olmayan vaktimi bir pizza için harcayamayacağıma karar verip yoluma devam ettim. Sokağı bitirdikten sonra tur için buluşmaya gittik.





Muhteşem bir turdu. Üstelik bir önceki gün girişe 11 euro arkadan rehbere 12 euro verip de geziye doyamayınca, 10 euro verdiğim yer altı gezisinde nasıl bulurum acaba dediğim tarihi tiyatro üstündeki evi de görünce gezimin favorisi bu oldu. Saat başı ingilizce tur yapılıyor ve yer altında nasıl tüneller olduğunu görebiliyorsunuz. Su sarnıçları var. 2. dünya savaşında burada saklanmış insanlar. Ancak çok nemli serin bir havası var. Dinlemek için taşlara oturunca ıslana biliyorsunuz dikkat edin. Yollarda çok dar bölgeler var öyle ki klostrofobisi olanlara uyarı yapılıyor elinizde mumlarla yürüyebiliyorsunuz karanlıkta bazen hiç görmeden. Ama çok eğlenceli.
Odalarda ve yollarda çöpler birikmiş o kadar ki te izlenememiş  ve üzerine beton dökülmüş ve duvarlar bazı yerlerde kireçlenmiş bakterilerden kurtulmak için.  Yolda başınız eğerek yürümek zorunda olduğunuz yerlerin aslında neredeyse 1 metra aşağıda olduğunu ve pislikler nedeniyle yükseldiğini unutmayın. 200 binin üzerinde insan burada saklanmış hayal edin.
Şu an burada bir çalışma sürüyor. Bir yarışma yapılmış ve bu tüneller nasıl değerlendirilebilir denmiş ve tekliflerden biri çocuk parkı yapmakmış ki kabul edilmemiş zaten mekan çocukla çok ilişkili değil. Bir ekip de çiçekler için botanik alanı olabilir demiş ki sıcaklık ve nem çok uygun. Güneş kısmını ise lambalar ile tamamlıyorlar. Enteresan olmuş. Fesleğen ve biberiye olan oda muhteşem kokuyor. Bir de unutmadan içeride bir de kedi yaşıyor biz göremedik ama çiçekler için gerekliymiş.
Tüneller çok uzuyor hatta bir odaya girdik kilere benziyordu. Bir papaz varmış kanımı şaraba akıtırsam ve o şarabı bir kadın içerse hamile kalır demiş kalıyormuş da. Ama papaz efendi ve kadın bu odaya yalnız geliyormuş ; tanıdık geldi mi? Bize çok geldi.
1. yüzyıldan kalma tiyatro salonu
Buradan çıkıp altında tarihi tiyatronun olduğu eve geldik . tiyatroru genişçe gezemiyorsunuz çünkü bunun üstü şu an ev. içeride yan binanın mutfağını  ya da öbür tarafın oda camını falan görüyorsunuz. O zaman şuna kanaat getiriyorum ki temel yok evlerde habire üste geçmişler ki zaten aşağıdaki duvarı incelerseniz başka başka yüzyıllarda nasıl üst üste dikildiğini görebileceksiniz.

Marangozun atölyesindeki çalışmalardan birkaçı

Ve turun sonunda bir başka yere vardık ki o da tahta ustasının dükkanı muhteşem çalışmalar var.
Bir de Sophie Loren resimleri. Ünlü oyuncu Napoli yakınlarındaki Pouzzoli kasabasında doğmuş ve 15 yaşına kadar burada yaşamış.

Ve iskele yolunu tutuyoruz. Capri adası feribotuna biniyoruz. Hızlı feribot yaklaşık 50 dakika ancak hızlıyı kaçırdığımız için yolumuz 1 saat 20 dakika kadar. Gidiş bileti daha fazla bilginiz olsun. sanırım giriş vergisi adam başı 1.5 euro. giderken 13 euro dönerken 11.5 euro ödedik. Ancak hızlı feribot yaklaşık 5 euro daha pahalı.





Adaya indiğinizde yukarı finuküler sistem var ama sanırım kış dönemi kapalı ancak minibüsler çalışıyor her 15 dakikada bir. 1.5 euro hemen iskeleden alınıyor biletler. üst tarafta manzara çok güzel ama sanırım yazın çiöekler de renklenince daha çekici oluyordur görüntü. Hava kapalı ve sisli olunca çok da harika durmuyor ama hala çok güzel. Hava güneşli olsa manzara daha nefis olurdu. Birşeyler yemek için oturduğumuzda Tayfun bizimle bir bilgiyi paylaşıyor. Barbaros Hayrettin bu adayı tam 7 kez yakmış. 1535 yılında Barbaros Hayrettin burayı fethettiğinde bu adı almış. Araştırma yapınca sürekli  Osmanlı reisleri basmış bu adayı onu anladım.





Capri adasında da limon ürünleri her yerde var ama bunlar da diğer tüm hediyelik eşyalar gibi çin malı. Artık yöreye özgü şeyler bulmak çok kolay olmuyor. Aynı şişelerde limoncellolar var ama hepsinde başka yerin adı yazıyor. Bu da benim bavulun büyümesini engelliyor. Ancak Capri de yılbaşı ağaç süslerinden çan kıymetli bir ürünmüş ama bana çok da özel gelmedi. 8 euro dan itibaren 40 euroya kadar var.

Ada çok hareketli değildi hatta resimlerdeki güzellikler çok uzaktı sanırım mevsimden ama bizim için çok güzeldi. Bir konuda tespitimi söylemek isterim. Limanda bir sürü tekne var ve tarifsiz eski feribotlar çalışıyor ancak su anlatılamayacak kadar temiz. Limanda suyun içindeki taşları sayabiliyorsunuz. İnsan imreniyor neden biz de olmuyor diye üzülüyor...





Akşam Capri den dönüş kapalı ve rüzgarlı hava bir de dalgalı deniz şahaneydi ama dinlenmemize çok da engel olmadı. Yolda bir et restoranına rezervasyon yaptık gene yer bulamayız diye ama boştu. Bu çok enteresan kış sezonu diye herhalde. Tabi hesaba katmadığımız 2 km nin üstündeki iskele restoran yürüyüşünü yağmurda yapmak zorunda kalışımız oldu. Neyse ki hazırlıklıyım diyerek çantamdan çıkardığım iki şemsiye de çok sağlam olmayınca ( enteresan olan o kadar şemsiye içinde evden bozuk olanları almışım) Biraz nemli bir şekilde restorana vardık güzeldi. Garson biraz şapşal gibiydi ama restoranın şefi iyiydi muhabbeti seviyordu. Sıcaktı yani.

Vee son gün. Hedef Vezüv ama bir yağmur bir yağmur.... Oral ailesi klasiklerinden oldu gezide ne zaman ve neresi olursa olsun bir yağmur yağdırıyoruz. Öyle bir yağmur ki zorlasak Vezüv e varsak koca yanardağ saygı duyar patlardı herhalde.

Ne oldu Garibaldi istasyonuna gidip bavulu kilitledik. Oradan bilet alıp metro ile tepedeki Castel Saint Elmo ya çıkıp şehri izlemeye karar verdik.



 Trenle linea 2 ye binip Montesso da iniyorsunuz ve finüküler vasıtası ile de tepeye çıkıyorsunuz. 2. bir rota daha var ancak o kış sezonu kapalı sanırım. Kaleyi çok gezmedik çünkü gitmeden araştırdığımda manzara nefis ama kaleyi gezmeye çok da gerek yok diye not almışım. Ancak pazar olduğu için sanırım giriş bedavaydı. Ama inanın kalenin içinde çok gidemedik yarı yoldan döndük çok yorulmuştuk ama durup yarım saatten fazla şehri izledik. Çok enteresan 2 dakikada görüntü değişiyor sis ve yağmur sürekli hareket halinde.







Sonra yağmur  kesilince Napolinin bir diğer şehir merkezini gezdik. Piazza Plebistico ( yukarıdaki resimde görülen ve halk arasında küçük vatikan olarak tanımlanan meydan )  ve Via Toledo yu yürüdük.


Via Toledo da bir duvardaki uyarı diyelim....








Yolda meşhur kaleyi gördük. Castel Nuova. Kapanmıştı ancak açık da olsa bizde girecek hal ve istek kalmamıştı.

Sonunda yürüyerek Garibaldiye geldik. Bavulumuzu alıp bu sefer taksiye binmeyek otobüsü bulmaya karar verdik. Ama sandığımız gibi otobüs tren istasyonunda durmuyor sanırım taksiler buna izin vermiyor çünkü onları atlatıp otobüsün yerini soracak kimse bulamayınca askerler danıştık. biraz ilerde otobüslerin son durağı var orada bir otobüs durağına uğruyor beklemiyor dikkat. Bu arada otobüsün adı ALIBUS...

Bizim turumuz güzeldi ama bir daha gitmek ister miyim, hayır. İlk gittiğim gün burası Tahtakale yorumu yaptım ama son gün daha güzel yerlerini gördüm şehrin. Güzelmiş ama asla bir Barcelona veya Paris olmayacak benim için. Belki yazın Capri ye tatile gidilebilir. Yine de varsa niyetiniz ben Cinque Terre yi öneririm her daim tercihim olacak...

Sevgiyle kalın
Buluşmak üzere....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALBA...İTALYA KASABALARI-4-

IVREA PORTAKAL FESTİVALİ Şubat 2017

MİLANO...Bir Çok Kez...