MÜNİH ...16-17-18 ŞUBAT 2018

2. Dünya Savaşı konusunda uzman kabul ettiğim oğlum için bir tur yapıyoruz bu hafta sonu,  Münih.  Nazi partisinin kurulduğu, Hitler in Hitler olduğu şehir. Ve her zaman dile getiriyorum İsviçre ve Almanya müzecilik alanında bir efsane benim için. Ben müze gezmeyi sevmem ancak tarih müzeleri ve sunumları o kadar eşsiz ki bir müzede dil sorununuz da yoksa en az 3 saat geçirebilirsiniz.

Bir cuma günü Münih e araçla geldik biz ,epey uzun süren bir yolculuk sonrası. Ama Münih Türkiye den bolca uçak bulabileceğiniz bir şehir sanırım kimse için bu artık bir sorun değildir. Müzeller , trenler gibi ayrıntıların linklerini sona ekleyeceğim.

Şehir için belirtmem gereken bir iki nokta var. Bazı yerlere araçla giremiyorsunuz, bariyerle kapalı değil bu nedenle fark etmeden girebilirsiniz buna otel bakarken dikkat edin. Şehir merkezinde bir otel seçerseniz  zaten ancak kapalı otoparkları kullanabilirsiniz ki günlük 25 euro. Ayrıca otopark makinaları en fazla 20 euroluk banknot kabul ediyor ve kart geçmiyor. Yani çok uzak noktalara araba ile gitmeyecekseniz şehri yürüyerek gezin ya da tren kullanın derim.  Hazır kart demişken bazı restoran ve dükkanlarda almanya bankalarına ait olan kartlar dışında kartlar kullanılmıyor. Bir şeyler yemeden ya da almadan sorun derim şayet nakit harcamak istemiyorsanız. Bir de biletlerle ilgili bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.





İlk gün biraz yürüyüş yapalım meşhur Marienplatz a gidelim dedik. Ancak o gün alanda bir miting vardı İran olayları ile alakalı. Meydan zaten şehre ait önemli binaları barındırıyor. Meydana geldiğinizde aklınızın şaşacağı o muhteşem bina yeni belediye binasıdır. Binayı arkanıza aldığınızda solda kalan beyaz bina ise eski belediye binası. Şu an içinde oyuncak müzesi bulunuyor.Bu yapılar 2. dünya savaşı sırasında aslen yerle bir olmuş. Daha sonra orjinal haline uygun olarak yapılmaya çalışılmış. Tarihi eserler çok önemli bu şehir için bu nedenle binalar bu tarihi eser kulelerinden özellikle kısa yapılmış. Yeni belediye binasının kulesine çıkı şehri görebilirsiniz isterseniz. Biz yapamadık hem zaman sınırı hem de resimlerden anlayacağınız gibi soğuk sınırı nedeni ile şehirde tur atmak daha çekici geldi. Meydanın ortasında Meryem heykeli  bulunuyor. Klasik bir elinde Hz. İsa yı tutuyor öbür eli ile de haçlı asayı göğe kaldırıyor. Heykel Bavyera Kralı Maximiliam tarafından yaptırılmış. Heykelin alt tarafında dört melek tarafından ezildiği sembolize edilen Katoliklerin o dönemdeki 4 düşmanı bulunuyor. Açlık (ejderha ), veba (fare),Türkler ( aslan ) ve protestanlar (yılan).

Marienplatzdan eski belediye binasına doğru yürürseniz haftanın her günü açık olan bir pazara rastlayabi,lirsiniz. Kimine göre gurme pazarı da denilen bu yeri lezzetleri tatmak için gezebilirsiniz elbet ama bizim hedef İngiliz bahçesi.

Yaklaşık 4 kmkarelik alana sahip bu park hava buz gibi ve bildiğiniz kış olmasına rağmen ilaç gibi gelen bir nokta. Baharda nasıl olduğunu hayal bile edemiyorum. Şehre nefes aldıran bu park görülmeden dönülmez. Şehre ait önemli binalara bu parkı gezerken rastlayacaksınız muhakkak etrafa bakının.




Parktaki eğlenceli yürüyüşümüz sonunda Münih Nazi Müzesine doğru yola koyulduk. Öncelikle en üst kata çıkarak yavaş yavaş tarihte ilerliyorsunuz. Biz bakınamadık malum çok yorgunduk ama sanırım vestiyer var çünkü sadece biz mantoları  taşıyorduk.Foto çekmek çok da serbest değil ancak tarihi adım adım izlemek için muhteşem bir müze. Müzenin en altında Nazilerin savaştan sonra da kaç kişiyi katlettiklerinin resimlerle ve isimlerle sergilendiği bir bölüm var. Üzüntü, acı , sinir ve nefret; seçin istediğinizi çünkü gezerken bu duygular habire birbiri ile yarışıp öne geçmeye çalışacak.




Buradan çıkışta Hitlerin o meşhur videosuna ev sahipliği yapmış olan Königsplatz a doğru yol alıp meydanı görme şansına eriştik. Şimdi bu andan itibaren yorgun düşmüş bir aile olarak otele dönüp biraz dinlenelim istedik. Siz muhtemel alman yemekleri denemek istersiniz ama biz bir türk restoranı bulup rakı ve kebap yapmak istedik. Muhteşem bir restorana gittik tavsiye ederim.  Merhaba Taverna muhteşem bir ev sahipliği ile kendimi vatanda hissettirdi.





2. gün hafif kar yağışı ile yola çıktık ama nereden bilebilirdik ki  2 saate şehrin bembeyaz olabileceğini. İnternet üzerinden bir tur satın almıştık  Rehberli Dachau Turu . Tren istasyonunda grupla buluşup kısa bir tren ardından mini bir otobüs yolculuğu ile kamp alanında bulduk kendimizi. Bu kamp Münih ten yaklaşık 16 km uzaklıkta bulunan eski bir mühimmat fabrikası imiş. Nazi Partisinin ilk çıkış noktası Münih olduğundan burası da Nazi Kampları içinde ilk kamp. İçeride eğer bir rehberiniz varsa çok  iyi bir gezi oluyor ki bizim rehberimiz tipiyi bile engel görmeden 4 saate yakın bir tur gerçekleştirdi. Ama birileri anlatmasa da ilişkileri ne kadar çok kuramasanız da içinizin ezileceği bir gezi olacak kesin. 

Dachau Toplama Kampı 22 Mart 1933 de kurulmuş. İlk model kamp olduğundan her deneme buradan geçmiş. Aslen Hitler karşıtı siyasi suçlular için kurulmuş olan kamp, Yahudi Soykırımı sırasında Avrupa dan toplanmış  45 binin üzerinde Yahudi ye veya Çingeneye mezar olmuştur. Sadece bunlar mı; eşcinseller, papazlar, museviler, aklınıza gelen Hitlere karşı kim varsa. Burada yaşamayı başarabilenler 1945 yılında savaş sonrasında özgürleşmişlerdir. Kampın sonundaki küçük bir odada, bu kampta hayatını kaybeden her insanın adını bulabileceğiniz bir ansiklopedi ve bilgisayar ekranı bulabileceksiniz. Bilgilere göre burada 23 Türk yaşamını yitirmiş ancak biz bilgisayarda 5 isim bulabildik. Sanırım sadece Türkiye doğumlulardı bilgisayarda bulduğumuz.. Hatta aynı odada, tüm ülkelerin burada ölen vatandaşları için anma töreni sırasında buraya asılan plaketler bulunmakta.  





İçeride kocaman iki resim var. Birinde yırtık pırtık giysileri ile insanları görebilirsiniz. Diğerinde ise  hepsi aynı model giyinmiş , düzenli ve sağlıklı tutukluları. Oysa Nazi Partisi anlayışına göre aç yaşamayı beceremeyen bir insan zaten yaşamayı hak etmemiştir. Giriş kapısının üzerinde "Arbeit Macht Frei" yazıyor, "Çalışmak Sizi Özgürleştirir". Özgürlük bizim ilk anda aklımıza gelen değil tabii ki. Buradan kurtuluşa giden özgürlük , ölüm. Girişte gördüğünüz kapı orjinal kapı değil. Bir dönem kapı yerinden çalışmış ancak kimin çaldığına dair kesin bir kanıt yok. Kimi Yahudilerin çaldığını, kimi Nazilerin çaldığını kimi ise kolleksiyoncuların çaldığını düşünüyor.  Orjinal kapı müzenin çıkışına yakın bir noktada, elbet göreceksiniz. 

Bir de müzenin sonunda bir heykel var. Bu kadar sade bir yapımla insanların yüzlerindeki acıyı bu denli hissettirebilmesi de çok ilginç. 

Dachau da 50 kişilik odalarda 250 kişinin kalmak zorunda olduğunu; o gün dışarıdaki tipi sayesinde 
(ki üzerimizde kaşkol mont bere ne ararsanız vardı) ne kadar soğuk olduğunu hissederken, o kişilerin soğuk nedeni ile camları açmaması sonucu sabah yataklarında oksijensizlikten öldüğünü öğreneceğiniz yatakhaneleri gezeceksiniz. 

Ya da geziler sırasında Alman doktorların deneylerinde kobay faresi olarak kullanıldıklarını göreceksiniz. Videolarda insanlar kampta çalışırken yanı başlarında çıplak insan bedenlerinden oluşturulmuş dağları nasıl görmemeye çalıştıklarını fark edeceksiniz. Ama ekranda gördüğünüz acı noktayı kafanızı çevirip de dışarıda görünce işte o zaman okumuştum ama hiç anlamamışım diye düşüneceksiniz.



Fırınların olduğu odalara temizlenmek için götürülüp de temizlik sonrası nasıl ilaçlara boğulduklarını size anlattıklarında içinizin almayacağını söyleyebilirim hele ki o odalardan fırınlara geçerken etrafta bir şeyleri kırmak isteyeceksiniz. Fırınların hemen yanına darağacı yapmışlar. Gazla öldürmediklerini bu dar ağaçlarında hemen fırının yanında asıp öldürmüşler.

Dachau gezimizin sonunda şehre dönüp biraz otelde ısınmak gerekli. Otelin hemen yanında bulunan bir restoranda yemek yedik, çok ama çok lezzetliydi, ancak belirtmem gerek ki normal hayatınızda  porsyonlarınız küçük ise burada bir tabak eksik söylemelisiniz. Tabaklar büyük ve epey dolu....

Gelelim 3. günümüze. Biz yarım günümüz olduğundan ve yaklaşık 700 km yolumuz olduğundan Deutsch Müzesini bugüne ayırdık. Öncelikle her bölümü gezmek isterseniz sanırım 2 gün falan ayırmak gerekir inceleye inceleye gezmek için. Ancak merak ettiğiniz noktaları öncelikli incelerseniz çıkarken aklınızda bir şeyler kalmaz. biz en hızlı turu yaptık  3 saatten fazla sürdü. Yüksek gerilim hatlarının tanıtıldığı bir yerde bunlarla ilgili deneylere de tanık olma şansına eriştik. Gezerken saatleri duvarlarda belirtilen etkinliklere katılın derim çok güzel deneyimler edinebilirsiniz. İlk dönem bilgisayarlarını görebilme şansınız var. Müze girişinde her zaman olduğu gibi bir euro kullanarak çantalarınızı kilitleyebileceğiniz dolaplar mevcut elbet çıkarken paranızı alıyorsunuz. Vestiyer ise ücretsiz. Biz bir pazar sabahı 9 sularında müzeye gittik. Hemen girebildik ancak 1 e doğru müzeden çıkarken kuyruk epey uzamıştı. Buna da dikkat edin çünkü müzede geçirebileceğiniz 1 saat kuyrukta harcanabilir...







Gezi öncesi müzenin sayfasını inceleyin.....

Deutsches Museum

Şimdiden iyi gezmeler.....















http://www.deutsches-museum.de/index.php?id=1&L=0

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALBA...İTALYA KASABALARI-4-

IVREA PORTAKAL FESTİVALİ Şubat 2017

MİLANO...Bir Çok Kez...