PARİS Temmuz 2013

Herkese Merhaba ,

Bir arkadaşım gezdiğiniz yerleri yaz bir yerlere de biz de okuyalım demişti. Uzun zaman oldu bu fikir bana verileli ama anca. İlk yazıma 2013 yılının  bir yaz  ayında  gittiğimiz Paris gezisi ile başlamak isterim. Tüm dünyayı gezmedim elbet ama hala en iyi tatilim Paris.







Paris muhteşem bir şehir. Elbette Eiffel Kulesi Paris in gözdesi ama inanın çok daha güzel yerler var şehirde.Özellikle Eiffel in tepesinden şehre bakınca yıllar evvel nasıl bu kadar düzenle kurulmuş bu şehir diyerek hayran kalıyorsunuz. 2000 li yıllarda İstanbul'da ki düzensizliği görünce. Kocaman meydanlar , ana cadde genişliğinde kaldırımları olan  caddeler....


Parise sabah  erken bir uçuşla giderseniz günü çok iyi değerlendirmiş olursunuz. Biz ilk gün için Disneyland a rezervasyon yapıp biletleri internetten almıştık.

Tavsiye ederim çünkü bekleme süreniz 2 saati geçebilir. Ayrıca iki bölümden oluşuyor park. Eğlenceli bir lünapark havasındaki birinci bölüm ve stüdyoların olduğu diğer taraf.Biz stüdyolar kısmından çok daha keyif aldık. Ama bahar aylarını denemelisiniz ve kesinlikle haftasonuna gelmemeli. Çünkü Parisli gençler haftasonlarını orada geçirmeyi seviyor. Her bölümün girişinde   1 saatten fazla bekleyebilirsiniz.


Bu linkten bilet rezervasyonu yapabilir ve haritaya ulaşabilirsiniz.




Biz ilk günü Disneylanda ayırdık ve 2 kısım için de bilet almıştık. Stüdyolar çok daha eğlenceliydi.
Programlarda belirtilen saatlerde gösteriler yapılıyor ki biz elimizden geldiğince hepsine katıldık. Araba şovları , uzay gemisinde patlamalar  ve animasyonların nasıl  yapıldığına dair stüdyolar....








Bu arada içeride bir tren geziyor. Elbette biniş ücretsiz ama beklemek biraz uzun. Bu tren ile yürüyerek görme şansınız olmadığı noktaları gezebiliyor ve çeşitli sürprizlerle  karşılaşabiliyorsunuz. Benden tavsiye çantanızı ve telefonlarınızı koruyun, her an ıslanabilirsiniz....

Belli saatlerde ki gene elinizde program olacak biletleri alırken verilen, geçit töreni var. Tüm kahramanlar gürültülü bir geçiş töreni yapıyor ve çok eğlenceli. Yaşınız ne olursa olsun hemen çocuk olabiliyorsunuz...
Hepsi bir harika ve hatırlatma bir gün yetmez...

Şehri gezebilmenin en kolay ve eğlenceli yolu Hop on-Hop off kırmızı otobüsleri kullanmak. Tüm günlük bir bilet aldığınızda o gün içerisinde kullanmak şartı ile size nehir turu için bilet de hediye ediyorlar. Özellikle aile için güzel bir yöntem. Yaklaşık 5 dakikada bir dönüyor otobüsler ve bekleme yapmıyorsunuz. Her dilde anlatım var ama tarihi anlatımlar için keşke Türkçe de olsa daha bir rahat olsa diyorsunuz. Turu 2 ye bölmüşler. Şehri iki gün gezerseniz bu şekilde görmediğiniz hiçbiryer kalmıyor. 5 dakikalık aralıklarla otobüsler sizleri bıraktıkları duraktan  alıyorlar. Elinizdeki biletle o gün içerisinde yaklaşık 8 saat , zaten daha fazlasına gücünüz kalmıyor , şehri turlayabiliyorsunuz.
Ufak bir tavsiye .... Eiffel Kulesine çıkmak istiyorsanız ki çıkmalısınız, sakın gün ortası gidip de 4 saat sıra beklemeyin. Daha akşam saatlerine bırakın....

Şehri gezerken birşeyi farkediyorsunuz o da çok yeşil oluşu. Her taraftan bir yeşillik fışkırıyor hatta arada başınızı kollamazsanız ağaç dallarından ufak bir fiske bile yiyebiliyorsunuz.



Şehirde bir adet var. Ne zamandan kaldığını  ben de bilmiyorum ancak son yıllarda Seine nehri üzerindeki Arceveche köprüsünün üzeri asma kilitlerle dolu.Aşıkların burada asma kilitleri köprüye kilitlediği ve anahtarını nehre attığı bu nedenle de aşklarının bir ömür boyu sürdüğüne inanılıyor. Aslında ne kadar bundan zarar gördüğünü iddia etse de Paris yönetimi de sanırım halinden memnun. Parisli yeni çiftlerin nikah dairesinden çıkıp buraya asma kilit asmaya geldikleri söyleniyor. Yakın zamanda yıkılma tehlikesi geçiren köprü üstündeki kilitler zaman zaman çalınıp çeşitli heykeller yapıldığı da oluyormuş. Biz de oğlum için bir kilit taktık. Ancak biz tekrar gelmek amacı ile taktık. Artık mevzu bahis durum için tekrar gelir Paris'e.



Köprüden sonra Tayfun Mısır mumyalarını görmek istediği için Louvre müzesine yola koyulduk. Bizim sadece mumyaları görüp çok hızlı bir tur attığımızı söylesem de girip çıkmak 2 saati geçti. O kadar hızlıydık ki Mona Lisa yı görmek için beklemedik bile. Ama müzeye girince tamamını gezmeden çıkamıyorsunuz o kötü. Sayfanın  en sonunda müze haritasını da bulma şansınız olacak.
Aslında müze için her esere bir dakika ayırsanız bitirmeniz 3 ayınızı  alır içeride 380 binden fazla eser var. Eğer müzelere meraklı iseniz 3 gün sadece bu müze için ayırmalısınız ki yeterli olsun. Ancak müze gezerken yanımda bir rehber olursa  baktığımdan zevk alıyorum aksi takdirde bana çok hitap etmiyor. Şehri sokakları gezerken daha bir yaşıyorum gibi geliyor. Zaten müze eğlencemizi yukarıdaki resimleri görünce siz de anlayacaksınız.

Eğlenmiş gözüküyoruz değil mi... Ne zaman başsız bir heykel görsek bunu yapıyoruz. Eğlenceli... Müze ve heykeller hakkında birşeyler söylemek istiyorum. İnsan figürleri ne kadar başarılı. Paris ten sonra İtalya da çok daha başarılı çalışmalar gördük ama bir konuda çok başarılılar. Heykeller kıpırdamadan duran canlılar gibi.


Daha sonra meşhur Notre Dam Katedraline geldik. Bir çok insanın Notre Dame' ın   Kamburunda adamın adını zannedip de karıştırdığı meşhur katedral. Kulesi  ve  cam vitraylarına bayıldığım katedral...
Kral Charlemagne Heykeli , katedralin bahçesini süsleyen bu heykel kutsal Roma- Cermen İmparatoru olarak aklımızda kalan meşhur Şarlman.

Katedral 12. yüzyılda yapılmaya karar verilmiş ancak 14. yüzyılda tamamlanabilmiş bir yapıdır. Çok büyük ve süslü değildir ancak Gotik mimarinin başlıca eserlerinden biridir. Burası yapılmadan evvel de bu alan halkın ibadet yeri olduğu için yapımı sonrası burası çok özel bir anlam kazanmış.

Katedrale girdiğinizde çok geniş bir alanla karşılaşıyorsunuz ve 3 kola yarılıyor kilise. Her bir kolda resimli kapılar var ki bunlar dönemde okuma yazma bilmeyenlerin anlaması için dini olayların resimleriyle kaplı.Soldaki kapıda kutsal bakirenin resmedilişi, sağdaki kapıda azize anne ve orta kapıda ise kıyamet günü resmedilmiş. kabartmalardaki yüzler o kadar canlı ve başarılı ki biri dönüp size göz kırpacak gibi hissediyorsunuz. Bu katedralde bir de kuzey ve güney gül pencereleri var ki beni büyüledi..


Katedral Sonrası meşhur  Champ-Elysees e gidip gezme zamanı. Caddenin girişinde Çok güzel bir yapı var. Arc de Triomphe,meşhur Zafer Takı. Napolyon Bonopart Austerlitz savaşından dönen askerlerine "Evinize zafer taklarının altından geçerek döneceksiniz" dediği için yaptırılmaya başlanmış bir yapıdır. Dönem dönem yapımı duran bu tak 12 caddenin birleştiği inanılmaz büyük bir kavşağı  süslemektedir.  İstanbulda araba kullanan biri olarak burada trafik nasıl işliyor çözemedim.
Tak üstünde 4 tarafta 4 heykel var. Bunlar ;
Gidiş, Direniş, Zafer ve Barış ı simgelemektedir. Ayrıca Zafer Takında 660 isim yazılıdır.

Bu caddede sonunda benim gibi bir kahve müptelası kahve molası da verdi. Dönüş yoluna geçmeliyiz.
Artık otobüse binip kalan yerleri sanırım otobüsle gezerken görmemiz gerekecek. çok yorulduk. Şehri gezmeye sadece bir gün ayırabiliyoruz çünkü bu şehre 3 gün ve 2 gece ayırabildik. Bunun iki günü ise Tayfun un Disneyland gezisi ile doldu.
Meşhur opera binasını , o müthiş dönmedolabı bir dahaki Paris gezisine bırakarak Eiffel e doğru yola koyulduk.



 Akşam 6 gibi Eiffel kulesine geldik ve 40 dakika bekleyip asansörle yukarı çıktık.Kuleye çıkmanın 3  yolu var. Ya orta kata kadar merdivenleri kullanacaksınız, ya orta kata asansörle çıkacaksınız ya da en üst kata asansörle çıkacaksınız. Biz en üst kata kadar çıktık. Buraya çıkarken de inerken de asansör için sıra bekliyorsunuz. Manzara enfesti...

Otobüs için bilet alırken tekne turu bileti hediye ettiler ama  o gün içinde kullanmanız gerekiyor. Biz biraz koştuk çünkü son tekne 8 deydi. Son anda bindik ve yola koyulduk. Bunu yapmasam içimde kalırdı.





3. gün baba oğul tekrar Disneyland yaptılar.Bense o gün Sacre Coeur Bazilikasını görmeye gittim. Ama merdivenlerini çıkma şansım olmadı. Bazı tersliklerle ayaklarım su toplamıştı merdivenleri çıkmaya cesaret edemedim. Şansızlık ama bu yüzden bir dahaki sefer olmalı değil mi...

Bazilika Hz. İsa ya adandığı için şehrin hiristiyanlıkta önemli bir yere sahip olmasını sağlamakta. Şehrin en yüksek tepesine 1800 lerin sonunda yapılmasına karar veriliyor. Bir yarışma düzenleniyor ve birinci gelen eser yapılmaya başlanıyor. Ancak eser sahibi bitişini göremiyor. İçeride bu kilisenin yapımında yardımları bulunan psikoposların  mezarları var. Kulenin tepesinden şehrin manzarası muhteşemmiş ama göremedim. 


Oradan yoluma devam edip   Moulin  Rouge a doğru yol aldım. Çok güzel bir cadde ancak sex müzelerinin olduğu enteresan bir cadde.  Sonunda dayanma gücüm kalmadığı için otele dönüp bizimkileri beklemeye koyuldum.

Buradan yolculuk Madrid' e....

Otel için ne düşünürsünüz bilmem ama Paris sonuçta pahalı bir şehir. Biz Budget otellerinin en ufağında kaldık. Minicik bir odaydı açıkçası. Eşyalar bazıları duvara asılarak yerden kazanılmıştı. Ama 3 kişilik bir aile olarak biz odada çok eğlendik. Çünkü odaya girip 3. adımda kendinizi yatağa atıyorsunuz ve bu muhteşem bir duygu. tüm gün şehri gezip koşturunca 4. adım fazla geliyor. Biz sevdik. Toplam 3 günde Disneyland ve Paris turunu tamamladık. Söylenen her noktaya ayak bastık o yüzden bu oda çok iyi geldi.



Unutmadan buraya kadar gelince bana önerileni yaptım ve Leon da yemek yedim. Tavsiye ederim....




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALBA...İTALYA KASABALARI-4-

IVREA PORTAKAL FESTİVALİ Şubat 2017

MİLANO...Bir Çok Kez...